Tam adı Tayfur Ata’dır. Antep’te doğdu; çocukluk ve gençlik yılları Hatay’ın Kırıkhan ilçesi Alaybeyli köyünün yanında Bâyezîd-i Bistâmî Ziyareti’ndeki konakta geçti. İlk mektebi ve rüşdiyeyi burada okudu; İ. Hakkı Konyalı’dan özel dersler aldı. 1915-1916 yıllarında ordu emrine girerek Kırıkhan-Hassa arasında askerî sevkiyat ve top nakli için yapılmakta olan yolda görev aldı. Daha sonra Halep’te ordu kumandanı Nihad Paşa’nın maiyetinde istihbarat görevlisi olarak çalıştı. Savaşın Osmanlı Devleti’nin yenilgisiyle sonuçlanması üzerine buradan ayrıldı.
14 Kasım 1918 tarihinde İskenderun Limanı’na asker çıkarıp Aralık 1918’de Türk bölgeleri olan Antakya, İskenderun, Belen, Reyhaniye, Ordu ve Bayır-Bucak bölgelerini işgal eden Fransızlar’a karşı direniş hareketinin örgütlenmesine ön ayak oldu.Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin 28 Ocak 1920’de yaptığı gizli oturumda Mîsâk-ı Millî’yi kabul etmesi üzerine 31 Mayıs’ta Mustafa Kemal Paşa’ya bir telgraf çeken Tayfur Bey, Antakya, İskenderun ve yöresinin Mîsâk-ı Millî’ye dahil olup olmadığını sordu. Paşadan dahil olduğu cevabını alınca Maraş’ta kolordu kumandanı Selâhaddin Âdil Paşa ile görüşerek yardım vaadi aldı ve Reyhaniye’ye dönüp Reyhaniye Kuvâ-yi Milliye Çetesi’ni kurdu (Eylül 1920). Eylül 1921 tarihinde bir heyetle Ankara’ya giderek Mustafa Kemal ve Fevzi (Çakmak) paşalarla görüştü ve onlardan yardım sözü aldı.
Reyhaniye’ye döndüğünde Mürselzâde Hakkı Bey’in kızı Medine Hanım’la evlendi. 20 Ekim 1921’de Türkiye ile Fransa arasında imzalanan Ankara İtilâfnâmesi Antakya, İskenderun ve yöresini (İskenderun sancağı) Türkiye dışında bıraktı, ancak burada özerk ve Türkler’e ayrıcalık tanıyan bir idare kurulmasını öngördü. Tayfur Bey bu dönemde Hilâliahmer’in (Kızılay) Reyhaniye Komitesi’ni kurdu, fakat kendisi komitede yer almadı. Fransızlar’ın bölgede itilâfnâme hükümlerini yerine getirmemeleri ve idareyi sertleştirmeleri üzerine Tayfur Bey mücadeleyi örgütlemeyi hızlandırdı ve çok geçmeden arkadaşlarıyla birlikte Reyhaniye’yi terkedip Türkiye’ye geçmek zorunda kaldı. Gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı. 1922 yılı ortalarında Adana’ya taşındı ve burada Antakya, İskenderun ve Havalisi Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurarak mücadelesini sürdürdü. Bu yoğun faaliyetleri yüzünden sağlığı bozuldu. Kasım 1924’te tedavi için Viyana’ya gitti. 1926’da Türkiye’ye döndü.
Hariciye Vekâleti’nin girişimiyle Fransa’dan İskenderun sancağına giriş izni alan Tayfur Bey gördüğü baskı yüzünden 1927’den sonra Gaziantep, Adana ve İstanbul’da yaşamak zorunda kaldı. 1935’te Antalya bağımsız milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Mazbatasını aldıktan sonra Dolmabahçe Sarayı’na gidip Atatürk’e şükran ve tâzimlerini arzetti. Atatürk Tayfur Bey’e “Sökmen” soyadını verdi.9 Eylül 1936’da Fransa ile Suriye arasında manda idaresine son vermeyi ve iki taraf arasında ittifak kurmayı amaçlayan bir anlaşma imzalandı. Bununla Ankara İtilâfnâmesi hükümleri hiçe sayılarak İskenderun sancağı Suriye’nin bir vilâyeti haline getirilmek isteniyordu. Adı geçen anlaşmada Antakya-İskenderun’la ilgili olarak, “Bu çevredeki muhtar idare, Suriye hükümetinin kurulmasından sonra Fransız mandasındaki aynı hukuk ve yetkilerle bağımsız Suriye’ye geçecektir” ifadesi yer alıyordu.
Bu düşüncenin uygulamaya konulmasıyla İskenderun sancağı orada yaşayan Türkler’in haklarını garanti altına alan özel hukukî statüsünü kaybedecek, dolayısıyla Türkiye’nin söz hakkı da kalmayacaktı.1 Kasım 1936’da Atatürk meclisi açış konuşmasında Sancak (İskenderun) konusunun Türkiye için önemini vurguladı. 2 Kasım’da Tayfur Sökmen’le görüşen Atatürk, davaya resmen el koyduğunu ve Antakya-İskenderun yöresine Hatay adını verdiğini söyleyerek teşkilâtlanma konusunda tâlimat verdi. Ocak 1937’de varılan anlaşmaya göre Sancak iç işlerinde bağımsız, fakat dış işlerinde bazı şartlarda Suriye’ye bağımlı “ayrı bir varlık” olacaktı. 29 Mayıs 1937’de Milletler Cemiyeti, Hatay için ayrı bir statü ve anayasa kabul etti. Yapılan seçimlerde Fransızlar, Türkler aleyhinde propaganda yaptılar. Türkiye bu duruma sert tepki gösterdi.
Nihayet Hatay sorununun Türkiye ile Fransa arasında yapılacak görüşmelerle çözülmesine karar verildi.Fransa, Avrupa’da giderek tehlikeli bir hal alan konjonktürü dikkate alarak Hatay konusunda uyuşmazlığa son vermek amacıyla Türkiye ile ikili görüşmelere razı oldu. Haziran 1938’de Antakya’da başlayan görüşmeler sonucunda 3 Temmuz 1938’de Türk-Fransız Askerî Antlaşması, 4 Temmuz’da da Türk-Fransız Dostluk Antlaşması imzalandı, seçimler tamamlandı. Nihayet 2 Eylül 1938’de Hatay Meclisi açıldı ve Hatay Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilân edildi. Tayfur Sökmen cumhurbaşkanlığına seçildi.
Hatay Devleti Meclisi 23 Haziran 1939’da Türkiye’ye ilhak kararı aldı ve Hatay Devleti’ne son verdi. Cumhurbaşkanlığı görevi sona eren Tayfur Sökmen 1950’ye kadar Antalya, 1950-1954’te Hatay milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yer aldı. 7 Haziran 1968’de kontenjan senatörlüğüne seçildi. Bu görevi 2 Haziran 1974 tarihine kadar devam etti, ardından siyasî hayatı sona erdi. 3 Mart 1980’de vefat etti ve İstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Hatay’ın Kurtuluşu İçin Harcanan Çabalar adlı bir kitabı vardır (Ankara 1978). BİBLİYOGRAFYAHamdi Selçuk, Bütün Yönleriyle Hatay’ın O Günleri, İstanbul 1972, tür.yer.; Mehmet Tekin, Hatay Basın Tarihi, Antakya 1985, tür.yer.; a.mlf., Hatay Devlet Reisi Tayfur Sökmen, Antakya 2002.Şerafettin Can Erdem