Adı:”virüs” olan ama gözle görülmeyen,
topyekün gibi bakılan ama çoğunlukla ferdi olarak yapılan/yapılacak olan EN BÜYÜK SAVAŞ dönemi başladı dersem, yanlış olur mu ?
Konunun bilim ve tıp kanadını asla görmezden gelip reddetmiyorum.
Ama asıl büyük resmin dikkatten kaçmasını da istemiyorum.
O halde ;
Buna hazır mısın yada ne kadar hazırsın ?
Yüreğini tir tir titreten, seni can derdine düşüren bu hâl nedir?
Bir Savaş var ama, bir virüsten başka karşına çıkan da yok.
Savaş var ama bu savaşta meydan da yok!
Saldıran kim, düşman nasıl birşey, neden EV SİPERİNE mevzilendin ?
Olağanüstü bir şey var ama, hiçbir şey göremiyorsun, saklanmaktan başka bir şey de yapamıyorsun !
Bu esnada maddi gücün, kuvvetin paran, pulun seni koruyabiliyor mu?
Devletler, Başkanları, dev şirketler, para baronları çaresiz.
Fakir fukara olanlar ölüyor, mülkü çok olanlar mı yaşıyor. Söylesene para ne kadar çare satınalıyor?
Bu hayat eğer yeme içmeden ibaretse, malı mülkü olanların tasa ve korkuları ne?
O halde neden parası pulu çok olanlar, kendilerini en derin mahzenlere kilitlediler?
Görüyorsun işte, kasa kasa hazineler artık ancak ve ancak modern, korunaklı bir sığınak, bol erzaktan başka hiçbir işe yaramıyor.
Görmüyorsun ki, böyle saltanatının zirvesi de işte bu kadar !
Peki bu saldıran, tüm allı pullu yaşam planlarını, hayalleri yada tüm diğer sıkıntıları al aşağı edip, yürekleri tit tir titreten, insanı kendi odasına hapseden şey kim?
Çocuklarından, eşinden, ailenden, sevdiğin herşeyden ve herkesten koparıveren şey ne?
O, özene bezene beslediğin “canın ve nefsine” ne oldu?
“Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.” (Leyl-11.ayet),
Boşver şimdi fakatları, amaları, …mış’lı /… miş’li bahâneleri. Belki de bir şeyleri hatırladın, farketmeye başladın :
Tarih içerisinde defalarca kez, sınırsız ve durduralamaz gücü olduğunu(sadece zanneden) ve Allah’ın koyduğu emsalsiz güzellikleri yok sayıp, kendi adaletsizlikleriyle sapkınlaşan zulüm azgınlarının başlarına envayi çeşit gazaplar geldiğini hatırlar gibisin :
“Ebû Leheb’in iki eli kurusun, kurudu da! Ona, ne malı fayda verdi, ne de kazandığı!” (Tebbet/1-2.ayet). Hatırladın değil mi ?..
Belki de, “Karnında taşıdığı bebeğini düşürecek kadar korku ve paniğe kapılınacak ‘O’ ânı” anımsadın ..
Bir de şurdan bakalım:
“Bulaşır” gerekçesiyle, hiçkimsenin kimseye el, yüz, nefes dokunduramadığı bu zamanda, tek başına, yapayalnız bırakılmış olman, olur ki senin kendi akıbetinin hayrınadır.
Belki tekrardan, bir daha düşünme ihtiyacın içindir.
Belki de bu vebâ düşmanın değil;
Seni sen etmeye gelen, kendine gelmeni bekleyen, senin zihnini derleyip toparlayacak olan, seni kurtaracak bir gerçektir !
Görüyorsun, dünyadaki tüm hegemonyayı bir anda ayağı altına aldı, un-ufak etti.
Daha da edecek gibi görünüyor.
Adı her ne kadar “VİRÜS” olsa da, belki de senin gerçek dostundur O’dur.
Ebabil’ler gelmişti gökyüzünden, hani kızgın taşlar atıyorlardı ya. Yaradılış’a, Allah’ın ilâhi düzeni ve adaletine inanmayan, kendi beşeri gücüyle zulmedenlere aslında ne kadar aciz olduklarını göstermek ve bunu daha sonraki neslin emsal olarak görmesi için:
Bazen göklerden Ebabil, tufan, fırtına, hortum, bazen de yerden volkan, deprem olarak fışkıran ve neticesinde dünyadaki insan yaşamını düzenleyen afetler olmuştur. Bunlar, insanlığının asıl manasını unutan zulüm ehli için çetin ve azaplı bir ölüm olmuştu.
Ama diğer taraftan, fiziken güçsüz olsa bile, inandığı din ve değerler uğruna, bileği ve yüreği nispetinde mücadele edenler için ne güzel bir kurtarıcıydı.
Düşün ki, bizler gibi kaç tane kavim yok oldu, tarih kaç kere tekerrür etti. Ve tekrar başladı.
Şimdi yine, herşey mânevî, hiçbirşey gözle görülmüyor, kulakla duyulmuyor.
Sadece bir virüsün varlığı, mikroskoplardan resmediliyor.
Göklerden gelen kararı bizlerin gözü zaten görmez ama düşünürse kalbi hisseder.
Hatırla, bunu 15 Temmuz gecesi ve sonrasında da kısmen yapmıştın.
İyi bir dua silahın var mı, mubibetlere karşı ateş edecek?
Az yada çok takva zırhın var mı, giyecek ?
Şu anda bir dinle bakalım kendi içini. Sana senden daha yakın olan ne var, kim var?
Allah’ın kararına karşı koymak asla mümkün olmadı, olamaz da!
Bu mücadelenin mutlak galibi olmak isteyenler, Allah’ın safına sığınanlar olacaktır.
Karşısındakiler ise hepten mağlup.
Bari şimdilik, adil, temiz, nezih olan saflarda olamıyorsan bile
Allah’ın karşısına geçip sakın kılıç çekme !
İster Melhame’î Kûbra de, ister Armegedon de, istersen Kıyamet de ; Kafana bir balyoz gibi inmeden önce
Bari şimdi daha bir farkındalıkla sabret, biraz daha düşün, izle, dinle.
Kader gayrete aşıktır. Olur ki Rabbim; (varsa)gönlündeki kötülükleri yok etsin, huzur, güzellik ve mutluluğu artırsın.
Kal sağlıcakla …